1-Avrupa'da Akıncı Korkusu
1534 yılında Viyana'daki
St. Stephen Katedrali'nde. Osmanlı akıncılarının yaklastıgını görüp can calarak haber
vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas edildigini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince.
Artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadıgından, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye bir karar alınarak iptal
edildigini...(6)
2-Cennette Yer
Osmanlı Devleti'nin zirvelerde sahlandıgı, akıncılarının
Avrupa iclerinde at oynattıgı bir dönemde. kilisede bir papazın vaaz verirken"Dünya hakimiyetinin Türklere
fakat Cennet'in de kendilerine ait oldugunu... " söylemesi üzerine. bu paylasıma aklı yatmayan cemaatten bazılarının
büyük bir ümitsizlik icinde Papaza: "Dünyada bizi yurtlarımızdan cıkaran Türkler hic Cennet'te yer bırakırlar
mı?" diye sormuslardır.
3-Batısın Resmi
Yükselis dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazı
Topkapı Sarayına karsılık, yıkılısımızı resmeden Varsay taklidi Dolmabahce
Sarayının Avrupa'dan borc alınan para ile, 9 ton altın ve 41 ton gümüs kullanılarak insa edildigini...
(8)
4-Agaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han
devrinde bir Müslümanın. günlerce dolasıp yıllık zekatını verebilecegi fakir birini arayıp
bulamadıgını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cagaloglu'ndaki
bir agaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardesim, bütün aramalarıma ragmen memleketimizde zekatımı
verecek kimse bulamadım. Eger muhtac isen hic tereddüt etmeden bunu al" diye yazdıgını..
Ve bu
kesenin üc ay kadar o agacta asılı kaldıgını (10)
5-Nebiler
Sultanı nın Güzellikleri
Ask bahcesinin yanık bülbülü Hazreti Mevlana'nın, Peygamberimiz'in (sav)
üstün vasıflarıyla alakalı olarak:
Nebiler Sultanı'nın (sav) vasıflarının
serhini. eger ben devamlı, durmadan söylesem, yüzlerce kıyamet gecer de o yine bitmez. " dedigini...
Sahabi
efendilerimizden Amr bin As'ın (ra): "Benim gözümde Resulullah'dan (sav)daha sevgili, benim gözümde Ondan daha büyük
bir kimse yoktur. Ne var ki, Ona olan tazimimden gözüm doya doya Ona bakamıyordu " dedigini. . .
İmam Kurtubi'nin
de "Nebiler Nebisi'nin (sav) güzellikleri bize tamamıyla gösterilmemistir. Gösterilmis olsaydı, gözlerimiz Ona bakmaya
takat getiremezdi " diyerek İki Cihan Saadet Günes’inin güzelliklerini bir nebzecik olsun anlatmaya calıstıklarını..(11)Biliyor
muydunuz?
6- Pasaport Farkı
Sanlı Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından
sonra, son derece üzgün ihtiyar bir Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsvicre sefaretine giderek: "Herkes
bu pasaportla alay ediyor Eskiden Osmanlı pasaportum varken selam dururlardı. Ben Osmanlı teb'asıyım
ne olur bunu degistirin" diye sefaret yetkililerine yalvardıgını… (13)
7-Hayal Müessesesi
Teb'asını "Emanetullah" olarak gören Osmanlı Devleti'nde, akıl hastalarına bimarhanelerde
son derece sefkatle muamele edilip ceviz karyolalarda, ipekli camasır ve carsaflarda yatırılıp musiki
ile tedavi edildigini.
Aynı dönemde Avrupa'da ise, akıl hastalarının ruhuna seytan girmis denilerek
diri diri yakıldıgını. . (18/a)
İstanbul'daki bimarhaneleri giren Mongeri Pere'nin: "Burası
Avrupa'nın asırlar sonra tahayyül edecegi bir hayal müessesidir dedigini ve Osmanlı'nın uyguladıgı
bu musiki ile tedavi metodunun ABD'de ancak 1956 yılında uygulamaya gecebildigini (18/b
8-İci Yivli Toplar ve Ecdadımızın Sızlayan Kemikleri
Yavuz
Sultan Selim Han'ın Ridaniye Savası'nda, ileri görüslü babası Sultan II Bayezid' ın icadı olan "ici
yivli topları kullanarak büyük basarılar elde ettigini..
Bugün ise bizlerin hala II Bayezid'in bu büyük icadını
tarih kitaplarımızda: "Yivli top 1868 de Almanlar tarafından icad edildi" diye okutma gafletini göstererek
ecdadımızın kemiklerini sızlattıgımızı.. (20)
9-Tanzimat Dönemi Ordusu
II Mahmut döneminde Osmanlı ordusunun
modernlestirilmesi icin danısmanlıkta bulunan Alman komutanı Helmuth von Moltke'nin Tanzimat dönemi ordusunun
halini
"Bu ordu: kaputları Rus, talimatnameleri Fransız, tüfekleri Belcika, sarıkları Türk, egerleri
Macar, kılıcları İngiliz ve ögretmenleri her milletten, Avrupa sisteminde bir ordudur" diyerek tarif ettigini
.(21)
10-Milletlere
Göre Fiyat Farkı
Osmanlı'nın son döneminde (1850) İstanbul'da uzun yıllar kalmıs bir
batılı tarihci olan M A Ubicini'nin sehirde yasayan degisik milletlerin karakter yapılarını ögrendikten
sonra, hatıralarında:
"Bir kaide olarak, Ermeni ye istedigi paranın yarısını, Ruma ücte
birini, Yahudi ye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alısveris ettiginiz zaman istedigi fiyattan emin olunuz
ve istedigini veriniz"diye yazdıgını… (23)
11-Batıda ve Osmanlı'da Yalan
1717 - 1718 yılları
arasında İstanbul' da İngiliz elciligi yapan G.Montagu nun hanımı Lady Montagu nun Osmanlı toplumundaki
ticaret ahlakı ile alakalı hatıraların da, oldukca enteresan bir sekilde:
"İngiltere'de yalancılar
yaptıklarıyla ögünürler.
Burada ise (Osmanlı'da) yalan söylediginden emin olundugu zaman yalancının
alnına kızgın demir basılıyor. Bu kanun eger bizde uygulanırsa ne kadar güzel yüzün bozuldugu,
ne kadar kibar sınıfına mensup kisilerin kaslarına kadar inen peruklarla dolasmaya mecbur kaldıkları
görülür. diye yazdıgını… (24)Biliyor muydunuz?
12-Marks'ın Hayranlıgı
Seyh Samil liderligindeki
Kafkas halkının, istilacı Ruslara karsı olan istiklal savaslarında göstermis oldukları büyük
direnis karsısında Karl Marks' ın:
"Hürriyetin nasıl elde edilmesi lazım geldigini Kafkasya
daglılarından ibretle ögreniniz. Hür yasamak isteyenlerin nelere muktedir oldugunu görünüz. Milletler, onlardan
ders alınız. .. " diyerek hayranlıgını itiraf etmek zorunda kaldıgını... (25)
Osmanlı
Devleti'nde agaclara cok kıymet verilip koruma altına alındıgını . . . Sultan ll. Abdülhamid
devrinde, Belgrad ormanlarına zarar verip ormanı tahrip ettikleri icin bir köyün kitle halinde sürgün edildigini.
. .(26)
13-Essiz
Misafirperverlik
Osmanlı askeri teskilatını Avrupa'ya tanıtmıs olmakla meshur Comte de Marsigli'nin,
Türk toplumunun misafirperverligi ile alakalı olarak :
"Türkler hicbir din farkı gözetmeksizin bütün yabancılara
karsı son derece misafirperverdirler. Ana yollar civarındaki köylerde oturanlardan hali vakti yerinde olanlar öyleden
evvel ve aksamüstü gezintiye cıkıp yolcu bulmaya calısırlar. Eger bulacak olurlarsa evlerine davet ederler
ve hatta cok defa misafirin hangi evde agırlanacagını tayin ederken kavgaya bile tutusurlar." dedigini (30)
14-Vahsetin Böylesi
1096 yılında Haclıların
Kudüs'e girerek 40. 000 Müslümanı kılıctan gecirdikten sonra Gödofroi dö Buygom' un Papa II Urban' a yazdıgı
mektupta:
`Kudüs'te bulunan bütün Müslümanları katlettik, malumunuz olsun ki, Süleyman Mabedi'nde atlarımızın
diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmıs olarak yürüyoruz. " diyerek barbarlıklarını belgelediklerini...(31)
15-İnsanlıgın En Muhtesem Harikası
Osmanlı
ictimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterrohta :
"Osmanlı Devleti,
genis topraklarını ve üzerindeki cesitli kavimleri, Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir sekilde idare ediyordu.
O saray da batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük degildi. Bu nasıl oluyordu?" diye soruldugunda,
Profesör Hutterroht'un:
"Sırrını cözebilmis degilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı
üzerinde calısırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler icinde kaldım. Osmanlı, üc yıl sonra bir
köyden gececek askeri birligin öyle yemeginden sonra yiyecegi üzümün nereden gelecegini planlamıstı. Herhalde Osmanlı,
devlet olarak insanlıgın en muhtesem harikasıdır" diye cevap verdigini. . .(32)
16-Enderun Okulu
Üc kıtada altı asırlık bir
hükümranlık sanlı ecdadımızın devlet ve medeniyet mirasının sırlarının bulundugu
ve dünyanın en büyük arsivi olan Osmanlı Arsivi'ni, bizler dogru dürüst incelememisken, bine yakın Amerikalı
ile yüze yakın İsrailli tarihcinin yıllarca didik didik ettigini. ..
Bugün ABD'de sadece "Enderun okulu"
hakkında hazırlanan uzman eserlerin ve doktora tezlerinin sayısının 350 tane oldugunu. . .(33)
17-Sözünün
Eri Olmak
Mehmet Akif Ersoy'un sözünün eri bir insan oldugunu ve söz verdigi seyi yerine getirmek icin ölümden baska
hicbir seyin onu engellemedigini...
İstanbul Vaniköy'de oturan bir ahbabı ile öyleden bir saat önce bulusmak
icin sözlestiklerinde, o gün yagmurlu, fırtınalı bir gün olup her tarafı sel bastıgı halde Mehmet
Akif' in binbir zorlukla sırılsıklam vaziyette söz verdigi yere vaktinde geldigini, fakat arkadasının
gelmemesi üzerine cekip gittigini... Ertesi gün. özür dilemek icin gelen arkadasını dinlemeyip: "Bir söz ya ölüm
veya ona yakın bir felaketle yerine getirilmezse mazur görülebilir" diyerek tam altı ay o arkadasıyla konusmadıgını...
(35) Biliyor muydunuz.?
18-Bir Yanlısın izahı
Padisahların, Osmanlı
topraklarındaki muhtelif yerleri devletin ileri gelenlerine: "Sana orayı , bahsettim " demesinin.
"Verilen
yeri imar et!' manasına geldigini ve bu varlıklı Osmanlı pasalarının, o toprakların mamure
haline gelmesi ugrunda servetlerini tükettiklerini . . . (37)
19-Hakiki Nisan
Kırım Savası'ndaki büyük hizmetlerinden
dolayı Fransız hükümetince kendisine nisan verilen Deli Hasan Aga'nın bu nisanı takmadıgını
farkeden Fuat Pasa'nın ona takmama sebebini sorması üzerine:
"Pasam, benim vücudumda harpte kazandıgım
yedi nisan(yara izi) var. Onlar varken elin Frenk'inin nisanını ben ne yapayım!" diye cevap verdigini
20-Senfoni
Zulmü
1930lu yılların birinde Cumhurbaskanlıgı Senfoni Orkestrasının,Anadoluyu tenviretmek
icin cıktıgı turnenin Sivas duragında,bir konser verdikten sonra gazetecinin birinin konseri izleyen bir
vatandasa: Konseri nasıl buldunuz? diye sorması üzerine zavallı adamcagızın, sagına soluna ürkekce
bir göz attıktan sonra gazetecinin kulagına:
Valla beyefendi,Sivas,Sivas olalı,Timurdan beri böyle
zulüm görmedi! diye cevap verdigini....(43)
21-Dünyanın
ilk Toplu Sözlesmesi
Dünyada ilk toplu sözlesmenin Osmanlı Devleti tarafından gerceklestirildigini. Kütahya
Vahid Pasa kütüphanesinde bulunan seriye Mahkemesi sicilinin 57'ci sayfasında kayıtlı belgeye göre, yeryüzündeki
bu ilk sözlesme Kadı Ahmed Efendinin tasdiki ile 24 isyeri ile iscileri arasında imzalandıgını .
Bu
sözlesmeye göre, "Kalfaların, yardımcıların, ustaların ve vasıfsız iscilerin yevmiyeleri"nin
tesbit edilip, her gün belli sayıdaki fincan imali karsılıgı alacakları ücretlerin tesbit edildigini...(47)Biliyor
muydunuz?
22-Osmanlı Topculugu
Kanuni Sultan Süleyman devrinde yıllarca
İstanbul'da kalan ve yazmıs oldugu eserini en büyük Hıristiyan hükümdarı II Filib'e takdim eden İspanyol
yazar Cristobol de Villalon'un, dönemin Osmanlı topculugu hakkında:
"Dünyada hicbir devletin,Türk topcusu
ile mukayese edilebilecek topcusu yoktur. İstanbul'da eski model oldugu icin kullanılmayıp süs diye surlara
konan topları inceledim Bunlar bile İspanya ordusundaki toplardan cok daha kaliteli idi.
Tophane sırtlarında
captan düsmüs diye yıgılan 40 kadar topu hayretle seyrettim. Bunları alıp topcu kuvveti olusturmak istemeyecek
hicbir Avrupa devleti bilmiyorum dedigini . . . (48)
23-Gözyası
Medeniyeti
İslam'ın ilk dönem zahidlerinin en belirgin niteliklerini Allah korkusunun tesiri ile cok aglamaları,
cok mahzun olmaları ve dünyaya hic deger vermemeleri oldugunu.
Bunlardan Veysel Karani'nin Allah'tan korktugu
ve utandıgı icin basını hic semaya kaldırmayıp, daima cenesi gögsün de bitisik gezdigini...
"Ümmetin
Rahibi" diye tanınan Amir bin Abdullah ın cok aglayıp geceleri ayakları sisecek kadar ibadet ettigini..
"Dünyayı
üc talakla bosadım, ricat yok" diyen ve ruhbanlar gibi ibadet ettigi icin "Gulam" adını alan Utbe bin Eban'ın
cok aglayan bir zahid oldugunu...
Zühdüne sevgi ve ask hakim olan Rabiatü'l Adeviyye nin secde de basını
koydugu yeri camur edecek kadar gözyaslarını ceyhun ettigini... (50)
Tarihten Alacagımız Dersler
Vardır.
24-Haram Yemeyen Ordu
Osmanlı ordusunun, İslam'ı tek bir bayrak
altında toplamak gayesiyle Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki baglık-bahcelik bir
arazide mola verdiginde Yavuz Sultan - Selim'in bütün askerlerin heybelerini arattıgını ve hicbirinde meyve
cinsinden birsey cıkmaması üzerine ellerini Ulu Dergah kaldırıp :
"Allahım, sonsuz sükürler
olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lutfettin. Eger askerimin icinde tek bir kisi sahibinden izinsiz bir meyve yeseydi ve ben
bunu haber alsaydım Mısır seferinden vazgecerdim'.' diyerek Rabbine sonsuz hamd ü senalarda bulundugunu. ...
(51)
25-Ecdadımız Yüz Akımız
Altı asır
gibi uzun bir süre üc kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet mirasını inceleyip arastırmadan
icte ve dıstaki bazı gafil ve hainlerin ona, "emperyalist" yaftasını yapıstırarak mahkum etmeye
calısmalarına mukabil, Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya cıkartılıp yayınlanan
bir belgede belirtildigine göre, Osmanlı Devleti'nin Macaristan'da hakim oldugu devirlerde, Macar halkından yılda
7 milyon akce 21 milyon vergi toplayıp, buna karsılık aynı yıl Macaristan'a 21milyon akce yatırım
yaptıgını... (52)
26-Ne Sen Baki Ne Ben Baki
Kanuni Sultan Süleyman' ın, bir meseleden
dolayı dönemin sairi Baki'yi,
``Baki bed - Nef-yi ebed Bursa ya red" diyerek Bursa'ya sürgüne gönderdigini ve
Baki'nin de buna karsılık:
"Öldünse ey Baki Degildir cihan mülkü Süleyman'a baki Buna carkı felek derler
Ne sen baki, ne ben baki" diyerek sairane bir sekilde cevap verdigini . . . (55)
27-Sanata Hürmetin Böylesi
Osmanlı'nın
meshur hattatlarından Hafız Osman'ın(1642 1698), Sultan İkinci Mustafa' nın hat hocası olup,
Hafız Osmanın hat meskederken, Sultan İkinci Mustafa'nın büyük bir hürmet icinde hocasının hokkasını
tuttugunu ve yapılan hattın güzelligi karsısında gönlü ihtizaza gelen Sultan İkinci Mustafa'nın:
"Artık bir Hafız Osman daha yetismez" demesine mukabil, büyük hattat Hafız Osman'ın : "Efendimiz gibi,
hocasının hokkasını tutan padisahlar bulundukca daha cok Hafız Osmanlar yetisir" diye cevap verdigini...(58)
28-Sultan
Vahdeddin'in Vatanperverligi
Osmanlı ordusunun silahlarının elinden alındıgı , düsman
filolarının Canakkale Bogazı' nı asıp İstanbul'a dayandıgı felaketli bir dönemde halife
sıfatıyla Osmanlı tahtına oturan Sultan Vahdeddin'in, Osmanlı askeri olarak, sahsını korumak
icin bırakılmıs olan biricik taburu Ayasofya Camii' ne göndererek:
"Aziz İstanbul'un fethinin sembolü
olan Ayasofya'ya can takmak isteyenlere ates ediniz!... " emrini verdigini... (59)
29-Yavuz'un izinden Gidenler
1967
Mısır-İsrail savasında, Mısır askerlerinin, düsmanlarını beklerken İsrail ordusunun
bir anda Süveys'in öbür yakasını gecerek dünyayı sasırtıgını...
Mose Dayan'ın
bu muazzam basarıyı daha sonra bir basın toplantısında : "İsrail in bu basarılı stratejisi,
Yavuz Sultan Selim in yıllar önce Mısır'ı fethederken uyguladıgı harp planının bir
kopyasıdır" diye acıklayıp gafletimizi yüzümüze vurdugunu...(60)
30-Bir
Hazır Cevap
Fransa Kralı III Napolyon'un, Paris'te Osmanlı Devleti Büyükelcisi olarak bulunan Ahmet
Vefik Pasa ile konusması esnasında bir ara alaylı bir sekilde "Sen kendini Yavuz Sultan Selim'in elcisi mi
zannediyorsun?" demesi üzerine Ahmet Vefik Pasa'nın da büyük bir hazır cevaplıkla: "Öyle olsaydım, siz
Fransa'da imparator olarak bulunamazdınız" cevabını verdigini . . . (64)
31-Cihad Tuglası
Yavuz Sultan Selim'in babası Sultan
II. Bayezid'in, İla-yı kelimetullah icin cıktıgı seferlerde üstüne bulasan tozları silkip, biriktirerek
bunlardan bir tugla döktürdügünü ve böylece Allah'ın "cihat" emrine uydugunun isareti olarak bu tuglayı yanından
ayırmadıgını . . . (65)
32-Mehmed Resadın Hassasiyeti
Trablusgarp ve Balkan
Savası ile Birinci Cihan Harbi'nin talihsiz padisahı Sultan Mehmed Resad' ın, sehzade Ziyaeddin Efendi'nin
dogum müjdesini aldıgı zaman sevinecegi yerde:
"Memleketin basına bir masraf kapısı daha acılması
hos degil..." diyecek kadar devlete yük olmaktan üzüntü duyan hassas bir hükümdar oldugunu... (66)
33-Osmanlı
Azameti
1754'de bile, Sultan III. Osman Han'ın bir namesi Leh kralına ulastırıldıgında,
kralın nameyi üc kere öperek basının üstüne koydugunu ve kralın yanında bulunan devlet erkanının
da derhal baslarını acarak saygı durusuna gectiklerini. (67)
34-Türbedar ve Ulu Hakan'ın
Rüyası
Cennetmekan Sultan Il. Abdülhamid Han döneminde Yavuz Sultan Selim' in türbedarlıgını yapmakta
olan bir zatın, siddetli gecim darlıgının kendisine verdigi sıkıntılı bir ruh haleti
icinde :
'Bir de evliyadan oldugunu söylerler Yıllarca türbedarlıgını yaptım yoksulluk icindeyim"
diyerek türbeye hiddetle vurdugunu . . .
Ertesi sabah aniden Abdülhamid Han' ın türbedarı huzuruna cagırarak
bir yıllık ihtiyacının hepsini karsıladıgı, cünkü Abdülhamid Han'ın, gece rüyasında
ceddi Yavuz Selim tarafından haberdar edildigini . . (69)
35-Abdülhamid Han'ın İstihbarat Gücü
Batılı
emperyalist güclerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp kıskırtarak Anadolu'da karısıklıklar
cıkardıgı günlerde, İngiliz Büyükelcisi'nin Sultan Abdülhamid'e gelip, küstahca: "Daha ne kadar Ermeni
öldüreceksiniz?" diye sorma cüretini göstermesi üzerine, Ulu Hakan'ın keskin bakıslarını elcinin üzerine
dikerek:
"Filan gün, filan saatte Karadeniz'in filan noktasına yaklasıp, karaya Ermenileri Türklere karsı
silahlandırmak icin su kadar sandık malzeme cıkaran ve komitacılara teslim eden İngiliz gemisinde,
Türk basına kac silah bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldürecegiz. " cevabını verdigini...Sultan Abdülhamid'in
bu muazzam istihbarat gücü karsısında İngiliz elcisinin dehsete kapılarak aptallastıgını...
(70)
36-Engizisyon
Gercegi
1481-1808 yılları arasında batıda,Katolik kilisesinin siyasi baskı aracı olarak
faaliyet gösteren Engizisyon mahkemelerinin Yakılarak öldürülme cezasına carptırılan insanların sayısının
34.024 e ulastıgını....(74)Biliyor muydunuz?
37-Dagistan Kartalı
Yıllarca Kafkasya'nın
istiklali icin yılmadan mücadele vermis olan büyük dava adamı İmam Samil' in, vefatından sonra gasledilirken
vücudunda cihat meydanlarında savasırken meydana gelmis yüzyirmi yara görüldügünü... (77)
38-Nereden
Nereye
Birinci Dünya Savası'ndan bir hafta önce, 1914 yazında.1 Türk lirasının karsılıgının
3.7 dolar ve 18.45 marka tekabül ettigini. . .(79)
39-İlmin Degeri
Son devrin kıymetli alimlerinden
Hüsrev Efendi'nin, ders okuturken üzerinde hasıl olan durgunlugun sebebini soran ögrencilerine :
Buraya gelecegim
sırada yatagında dehsetler icinde yatmakta olan kızım vefat etti. Onun cenazesi, defin isi vardı
ortada. Dersinizi ihmal ederim diye Allah'dan korktum. Bu durumda yine geldim. Onun icin üzerimde durgunluk var, hemen gidip
onun defni ile mesgul olacagım.
Kusura bakmayın o yüzden biraz cansız konustum" diyerek ilim ögretmenin
ehemmiyetini nefsinde yasayarak gösterdigini...(80)
40-İngiliz Mantıgı(!)
Hindistan'ın Amir
sehrinde, bisikletle dolasan bir İngiliz kızı ile alay ettikleri bahanesi ile, askerlerin hadise mahallindeki
halktan 700 kisiyi oracıkta kursunlayarak katlettiklerini...
Bölge valisinin, ceza olarak bütün sehir halkını
günlerce yerde sürünmeye mecbur ettigini ve böyle davranmasının sebebi sorulunca da valinin de:
Onlar ilahelere
tapıyorlar, bir İngiliz kızı, onların taptıklarından daha azizdir!." diye cevap verdigini..(81)
devredeyim!
Var mısın beyim .? diye fısıldadıgını... (82)
41-Surre Alayları
Osmanlı'nın,
mukaddes beldelere verdigi büyük kıymetin ifadesi olarak Yıldırım Bayezid döneminden itibaren her yıl
Mekke ve Medine'ye Surre Alayları tertip ettigini...
Bu Surre Alayları ile bircok hediyeler ve mukaddes belde
fukarasına dagıtılmak üzere binlerce altın gönderilerek Allah'ın rızasının kazanılmasının
gaye edinildigini...
Ayrıca en önemlisi de, bu Surre-i Hümayun'da, padisahın yaptırıp gönderdigi
Kabe örtüsünün bulunup bu örtünün merasimle yerine takılarak, eskisinin geri getirilip paylasıldıgını
. . .
Osmanlı'nın, binbir güclük ve darlık icinde bulundugu dönemlerde dahi bu an'aneyi terketmedigini...(85)
Biliyor muydunuz?
42-İmam Buhari nin Cocuklugu
İmam Buhari Hazretleri' nin kücük yasta
ilim tahsiline baslayıp, subyan mektebinde iken 15.000 hadis ezberledigini ve buluga ermeden de İbn-i Mübarek Hazretleri'nin
kitaplarını ezberledigini . . .
Telif eser yazmaya basladıgında henüz daha yüzünde sakal cıkmadıgını...
(88)
43-Mimar Koca Sinan 'ın Büyüklügü
Bütün Rönesans mimarlarının arayıp durdukları
merkezi plan semasını en mükemmel bir sekilde gerceklestirmenin ancak Mimar Koca Sinan'a nasip oldugunu. . .(89/a)
Koca
Mimar'ın fütuhat, saltanat, ilim ve sanat bakımından en muhtesem devrinde büyük bir imar kudretinin basında,
söhretli bir insan olmasına ragmen, yazma nüshalarda mur-u natuvan"(gücsüz karınca). imzasında El-fakir Sinan
Sermamaran-ı Hassa"; beyzi mührünün ortasında imzasında El-fakir ü'l-hakir Sinan"; kenarında ise: , Serm
imaran-ı hassa müstemend Bende-i miskin kemine dermend" (Fakir, aciz, hassa sermimaranı Dertli , degersiz, miskin
bendeleri) diye kendisini tanıtarak yalnız mimarinin degil, tevazuun da üstadı oldugunu gösterdigini. . (89/b)
Biliyor muydunuz.?
44-Yunandan İnsanlık Dersi(!)
İstiklal Harbi senelerinde, Yunanlıların
Ege bölgesini isgal etmesinden sonra İzmir'e gelen Yunan Kralı'nın civar kasabalardan birini teftis ederken,
sehit edilerek hendege atılmıs bir sivilin cesedini gördügünde. Bu kokmus ölüyü neden gömmüyorsunuz?" diye sordugunda,
yanındakilerin de "Halka ibret olsun diye bırakıyoruz" karsılıgını vermeleri üzerine bir
krala degil, bir cellada bile yakısmayan:
Baska öldürecek Türk mü yok? Bu pisligi kaldırın ve baskasını
öldürüp onun yerine atın!" emrini verdigini...(92)
45-Akif i Büyük Yapan Meziyet
Vatan sairimiz
Mehmet Akif Ersoy'un, İstiklal Marsı müsabakasındaki birinciliginden dolayı kendisine zorla verilen 500
lirayı, fakr u zaruret icinde olmasına ragmen, fakir kadın ve cocuklara bir maiset temin etmek üzere kurulmus
olan "Darü'i Mesa i "ye bagısladıgını...
Halbuki İstiklal Marsı kabul edildiginde, Mehmet
Akif'in cebinde , Zonguldak milletvekili Hayri Bey'den borc aldıgı iki lirasının oldugunu ve milli mars
icin 500 lira teklif edildigi günler de 140 lira ile Ankara'da bir ciftlik alınabildigini...
Paltosu dahi olmadıgı
icin kısın bile ceketle dolasan bu idealist sairin, cok soguk günlerde ise, arkadası Baytar Sefik (Kolaylı)'dan
musambasını ödünc olarak giydigini ...
Baytar Sefik'in bir gün : Akif Bey, hic olmazsa kendine bir palto
alsaydın" demesi üzerine, ona darılıp iki ay konusmadıgını.
Burdur Meb'us'u olarak I.
Millet Meclisi'ne secildiginde ailesine: "Biz bu maası hak etmiyoruz ya... Ama, pek hak etmiyoruz da denemez. Elimizden
geldigi kadar nihai zafer icin calısıyoruz. " dedigini .(97)
46-Pis Kokusundan
Dolayı Kovulan Elci
Veli lakaplı II. Bayezid'in padisahlıgı. döneminde İstanbul'a, Moskova
kralının elcisi sıfatıyla Mihail Plachtneef isimli birinin geldigini . . .
Bu adamın, insanı
istifra ettirecek kadar pis kokmasından dolayı yıkanması icin hamama götürüldügünde, bu keferenin hayatında
hic hamam görmemis olup yıkanmak ve camasır degistirmek adetine asina olmadıgı ve kimse ile görüstürülmeden
pisliginden dolayı İstanbul'dan kovuldugunu... (98)
47-Batıda
Yemek Kültürü
İsvicre , nin Branderburg Prensi, ziyafete cagırdıgı bir derebeyine gönderdigi davetiyenin
mesruhat (acıklama) hanesine:
""Eti yedikten sonra kemigi arkaya atmak yok! Yaglı agzını yenine
silmek yok! Tabagı kaldırıp altına tükürmek yok" diye yazmak mecburiyetinde kaldıgını...(99)
48-Orta Cagda
Temizlik Farkı
Orta cagda Müslümanların yasayısları üzerine yapılan bir arastırmada,İslam
dünyasındaki kimya sanayii anlatılırken:
""... Sabuncular loncası, en önemli loncalardan biriydi.
Cünkü
Orta Cag Müslümanları hergün yıkanırlardı ve camasırları da sarıkları da her zaman
bembeyazdı. Bu bakımdan onlar o cagın diger ülke insanlarından ayrılırlardı.
1600
yıllarına dogru İspanya'da Engizisyon Mahkemeleri Müslüman İspanyollarla Hristiyan İspanyolları
temizliklerine bakarak ayırt ediyordu... " diye yazdıgını...(100)
49-Adalet Kavramının
Sümulü
Osmanlı Devleti'nde adalet kavramının ; milliyet, cins, zümre yahut din farklarını
asan cok sümullü bir deger ifade ettigini. . .
Bu adaletin sadece insanlara has degil, kurda, kusa, topraga ve suya
samil bulundugunu ve bu yüzden Osmanlı kanunnamelerinde :
""... ve ayagı yaramaz beygiri isletmeyeler'. at,
katır ve esek ayagını gözedeler ve semerin göreler ve agır yük urmayalar, zira dilsüz canavardurlar, her
kangısında eksük bulunur ise sahibine tamam itdüre, eslemeyanı tamam geregi gibi hakkından geline ve hammallar
agır yük urmayalar, mütearef (örf) üzere ola..." diye hükümler konularak bu meselenin beygirin sakat ayagından esegin
semerine kadar gözden uzak tutulmadıgını. . .(101)
50-Hacizli
Cenaze
Son Osmanlı Padisahı Sultan VI. Mehmed Vahdeddin Han'a, ""Altıncı Mehmed sözündeki ""Altıncı
kelimesinden kinaye olarak ""Altın seven adam manası cıkartılarak ithamlarda bulunuldugu . . .
Halbuki
Sultan Vahdeddin Han'ın, hayatının tehlikeye girmesinden dolayı memleketinden ayrılmak zorunda kaldıgında
sahsi mirası mahiyetinde babasından intikal eden bütün serveti beraberinde götürme imkanı varken, dasitani
bir namusluluk örnegi göstererek bu serveti Hazine-i Hümayun'a gönderdigini...
İtalya'da gecirdigi fakr -u zururet
icindeki bir hayattan sonra 1926 yılında San Remo'da vefat ettigi zaman 120 000 lira borcu kaldıgı icin
alacaklıları tarafından tabutuna haciz konudugunu . . . Tahnit edilmis cesedinin, kızı Sabiha Sultan'ın
bu parayı binbir güclükle temin etmesinden sonra Sam 'a naklolunarak Yavuz Sultan Selim Camii avlusuna defnedildigini.
.. (103)
51-Milletin
Sigorta Lambası
Tarihci Resat Ekrem Kocu'nun, Sultan Vahideddin'in kaderi ile ilgili oldukca orijinal bir degerlendirmesinde
:
""Mazileri cok temiz olan ve memleketleri felaket girdabına düstükten sonra isbasına gecen, agır mesuliyetler
yüklenen, yenik milletleri daha fazla cignetmemek icin nefret edilen galip düsmanlara dostane el uzatmak durumunda kalan o
kara bahtlı insanlar, milletlerin tarihlerinde sigorta lambalarına benzerler.
Kendilerinin yanması büyük
tesislerin kurtulmasını temin eder diye yazdıgını. .(104)
Biliyor muydunuz.?
52-Acı
HatıraIar
İtalyanların Libyayı bizden koparmak icin Avrupalı müttefikleriyle siyasi alanda
anlastıktan sonra, bize karsı acacakları savasın (Trablusgarp Savası) masraflarını karsılayacak
yeterli hazinelerinin olmadıgını...
Buna karsılık Duyun-u Umumiye'ye basvurarak, bu savasın
masraflarını karsılamak icin Anadolu'dan toplanan birikmis paradan bes milyon altın lira cektiklerini
ve bu bizim paramızla sagladıkları imkanlarla bizim topragımız olan Libya'yı istilaya basladıklarını.
. .(106)
53-Lavrens'in
İtirafı
Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kıskırtıp isyana sevkeden İngiliz
casusu Lavrence'in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Serif Hüseyin ile birlikte Sam'da Türkleri katlettikten
sonra: "'Evet onları isyana ben kıskırtmıstım. Ama böylesine vahsice kan dökeceklerini hic tahmin
etmemistim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine bakamadım;tiksindim
bu vahsetten..." diyerek itirafta bulundugunu . . (107)
54-Vicdan
Azabı
Mekke Emiri Serif Hüseyin'in İngilizlerle anlasarak Osmanlı'yı arkadan vurdugunu ve mükafat
olarak da İngilizler tarafından Hicaz Krallıgı'na getirildigini..
Daha sonra Vehhabiler tarafından
alasagı edilerek İngilizlerin himayesinde Kıbrıs'a yerlestirildigini ve hastalandıgında da oglu
tarafından Amman'a getirildigini...
Ve günün birinde adet vechile saray bandosunun bahcede konser verirken "İzmir
Marsı"nı calması üzerine, oglunun babasının üzülmemesi icin pencereleri kapattırmak isterken
baba oldukca ibretli bir sekilde:
"Evlat, neden o pencereyi kapıyorsun? Ben velinimetine ihanet etmis asi bir
kulum, günahım büyüktür. Kral olacagımı düsündüm. Allah beni sürgünlüge düsürdü. Hastayım diye kapatıyorsun.
Bırak pencereyi ac, su marsı dinleyeyim.
Duydugum vicdan azabının siddeti, o eski hatıraların
canlanması ile büsbütün artsın; bu dünyada cektigim ızdıraptan vicdan azabıyla büsbütün agırlassın,
ta ki Cenab-ı
Hakk. bu günahkar kulunu dünyada affederek, ahirette hesap gününde cezadan korusun"dedigini.. .(108)
55-Osmanogullarının
Dramı
Son Halife ll Abdülmecid. Han'ın, sürgün edildikten sonra diyar-ı gurbette vefat etmesi üzerine,
kızı Dürrüsehvar Sultan'ın. İstanbul' a gelerek Savanora yatında. İsmet İnönü'yü ziyaret
ettigini ve kendisinden babasının vatan topragına gömülmesini rica ettigini...
Altı asır cihanı
aydınlatan bir neslin son temsilcisinin bu vatan topragına gömülme isteginin ; halk tarafından mezarının
bir ziyaret yerine dönüstürebilecegi endisesiyle İsmet İnönü tarafından reddedildigini ve Hindistan Hükümeti'nin
araya girmesiyle Suudi Arabistan makamlarından izin alınarak Medine'deki Cennetü'l-Baki kabristanının
icindeki Ali Aba'nın ayak ucuna defnedildigini. . .(111)
56-Müfti,s
Sakaleyn
Kanuni Sultan Süleyman devrinin büyük Seylhülislamı İbn i Kemal'in, cesitli sahalarda yazmıs
oldugu 300 kadar eseri oldugunu
Hergün bin kadar fetvaya cevap verip kendisine insanlardan baska cinlerin de fetva
almak icin müracaat ettigini ve bundan dolayı kendisine: "Müfti's Sakaleyn" (İnsanların ve cinlerin müftüsü)
denildigini (116)
57-Batının
İslam,la Kavgası
Protestan mezhebinin kurucusu Martin Luther'in,
Osmanlı'nın Avrupa iclerine kadar ilerleyip, ortaya koydugu adilane sistemle yerli halkın gönlünde taht kurması
üzerine, halkını acımasızca sömüren yöneticileri:" Sizin gibi gözü doymaz prenslerin, toprak agalarının
ve burjuvaların idaresi altında yasamaktansa, Türk idaresi fakirlere daha hayırlı gelebilir" diyerek Hristiyanları
uyardıgını.,, (1 17 /a)
Yine Luther'in Hristiyanları Türklerle savasmaya tesvik etmek icin cıkardıgı
bir emirnamede
"Türklerin baslattıgı bir savasta o ara karsı savasan bir kimsenin, Tanrının
bir düsmanı ve İsa'ya hakaret eden biriyle hakikatte bizzat seytanla savasmakta oldugunu düsünmeli ve bundan dolayı,
masum bir kimsenin kanını döktügü veya bir Hrıstiyanı öldürdügü zehabına kapılmamalıdır"
diye yazdıgını,,(117/b)
58-Endülüs
ve Batıda İlim
10. yüzyılda Endülüs'te ilim ve irfanın Avrupa ile kıyaslanamayacak kadar gelismis
oldugunu ve Halife elHakem kütüphanesinde altıyüzbin yazma kitabın bulunup, bunların kırk dördünü katalogların
teskil ettigini...
O tarihten dörtyüz sene sonra bile Avrupa'da bilgili Charles diye tanınan Fransa Kralı
V. Charles'in krallık kütüphanesinde sadece ve sadece dokuzyüz eser bulundugunu... (1l9)
60-Teravih
Serbeti
Sultan Dördüncü Mehmed'in annesi Hatice Sultan'ıın, Galata köprüsünün basını süsleyen ve
Sinan mektebinin bir saheseri olan Yeni Cami'yi ve yanına da onun kadar muhtesem bir vakıf yaptırdıgını
116
kisinin vazife aldıgı bu cami ve vakıfta, yaz ayları boyunca icine kar atılıp sogutmak suretiyle
halka dagıtılıp bu is icin her sene yirmi bin akce tahsis edildigini
Ayrıca Hatice Sultan'ın:
"Bu
vakfiye sartlarını her kim degistirirse günahı onların üzerine olsun. Allah, duyuran ve bilendir" diye
baslayan bu vakfiyesine: "Ramazanlarda, teravih namazından sonra, caminin üc kapısından Atina balından
yapılmıs serbet dagıtılsın. Eger Ramazan yaza rastlarsa serbete kar konsun. Her sene serbet icin
3000 okkalık Atina balı alınsın ve her kapı icin , her gece 33 okkalık baldan serbet yapılarak
ikiser serbetci tarafından cemaata dagıtılsın" diye hayır hasenat icin yapılması gerekenleri
yazdırdıgını . (121)