LEVENT KONYAR'IN TARIH SAYFASI

KONYAR'LAR

ANA SAYFA
Haftanin Haberi
Ders Notlari
KONYAR'LAR
TARIHTEKI TÜRK DEVLETLERI
TURK DESTANLARI
OSMANLI TARIHI
DEVLETLER TARIHI
TARIH VIDEO
TARIH SOZLUGU
ISLAM TARIHI
VEDA HUTBESI
BILINMEYEN OSMANLI
TARIHTEN ALINACAK DERSLER
TARIHI FIKRALAR

KONYAR'LAR

EVLAD-I FATİHAN

SELÂNİK MUHACİRLERİ - KONYAR-LAR
Selânik Halkının kökeninin Konya - Karaman olduğuna dair elimizdeki pek çok belge ve bilgi içerisinde Araştırmacı - Yazar Selçuk EREZ-in yazdığı -Makriköy-e Dönüş- adlı eser de vardır. Selçuk EREZ kitabında; kendisinin dedesi İsmail Hakkı Paşa-nın dedesi Abdi Efendi, av sırasında yanlışlıkla birini vurması üzerine, babasının isteği üzerine ailesinden ayrılarak İstanbul Makriköy-e yerleşiyor. Abdi Efendi-nin oğlu Mustafa Efendi, onun oğlu İsmail Hakkı Paşa. İşte Selçuk Erez-in dede ve babaannesi üzerine yazdığı bu anı kitap, onların hikayelerini anlatıyor.
Selçuk Erez-in kitabında gördüğümüz ilgi çekici yan , İsmail Hakkı Paşa-nın, Tuna kıyısında Sarıgöl-e nereden geldiklerine dair söylediklerinde bulunuyor: -İsmail Bey, Sarıgöl-de dedelerinin -Konyar- olarak anıldığını biliyor. Fatih-in Karaman Beyliği-ni topraklarına kattıktan sonra, Konya-dan pek çok asker ailesini hem Osmanlı-ya kafa tutanları cezalandırmak hem de Balkanlar-daki Türk nüfusunu arttırmak için Osmanlı topraklarına katılan Balkan bölgelerine göndermiş olduğunu söyledi. -
Konyarlar, çeşitli kaynaklarda,Atatürk-ün hem anne tarafından hem de baba tarafından, en uzağa götürülenlere ait olduğu soyu olarak ifade ediliyor. Bu durumda Selçuk Erez ile Atatürk akraba oluyorlar. Bu konuyu biraz daha ayrıntılı olarak irdelemeye çalışacağız.
Selânik-teki halkın menşei sadece bizim Muhacir olarak o memleketten gelmiş olmamız sebebiyle ilgimizi çekmedi. Yeni Türk Devleti-nin yani Türkiye Cumhuriyeti-nin kurucusu büyük lider, büyük asker ve büyük Türk Milliyetçisi Mustafa Kemal ATATÜRK- ün de Selanikli olması; bizi bu konuyu araştırmaya daha çok itti. Yalnız araştırdıkça karşımıza bizimle ilgili ama bizi bile şaşırtan ilginç bilgilere rastladık. Bunların içinde en önemlisi Mustafa Kemal ATATÜRK-ÜN soyunun şu anda bizimde soyadı olarak kullandığımız -KONYAR- lardan gelmesi.


ATATÜRK-ÜN SOYU: -KONYARLAR-
A. KONYARLARIN RUMELİ-DEKİ VARLIKLARI

Mustafa Kemal Atatürk-ün anne soyu da Anadolu-dan gelerek Rumeli-ye iskan edilen Yörük veya Türkmenlere dayanmaktadır. Anne tarafından dedesi Vodina Sancağı-na bağlı -Sarıgöl- de denilen -Kayalardan göçerek Selanik yakınlarındaki -Lankaza-ya yerleşen, Sofu-zade (Sofi-zade) Feyzullah Ağa-dır. Yerleştikleri -Sarıgöl- bölgesi, -Sofular- lakabı ve ailedeki hatıraların gösterdiği üzere, Atatürk-ün anne soyu Konya Karaman-dan Rumeli-ye gelen ve bundan dolayı da -Konyarlar- şeklinde Rumeli-deki diğer Yörük gruplarından farklı olarak bu adla anılan Yörüklerdendir.

Yukarıda kısaca belirttiğimiz gibi, Orta Çağın ikinci kısmında Balkan Yarımadası-na çeşitli dalgalar halinde gelerek, Bizans İmparatorluğu tarafından burada yerleştirilen birçok Türk unsuru vardır. X. asırdan itibaren Peçenekler, Oğuzlar, Kumanlar kuzey yoluyla, Tuna-dan geçerek, çeşitli tarihlerde gelmiş ve çeşitli yerlere iskan edilmişlerdir. IX. yüzyılda bile, Bizans kaynaklarında -Vardarlı Türkler- olarak zikredilen bazı Türk gruplarının Selanik civarında yerleştikleri vakidir. Bizans kaynağı -Anna Commene-nin Ohri civarında yerleştiklerinden bahsettiği Türkleri, Lejean (1861), 1065 tarihine doğru Makedonya-ya iskan edilen Oğuzlarla ilişkili görünmektedir. Oğuzların bu yerleşmeleri -Attaliates-e atfen Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat tarafından da teyit edilmektedir.

Anadolu-dan Yarımada-ya geçip yerleşen ilk Türk grubu olmak üzere Türkiye Selçukluların merkezi Konya-ya mensup olmalarından dolayı bu suretle ad alan -Konyarlar- gösterilmektedir. XIX. yüzyılda veya XX. yüzyılın başlarında-Rumeli-yi gezen ve buradaki Türklerle bizzat görüşerek onların hatıralarını toplayan veya buradaki Türk varlığı hakkında eser yazan Batılı seyyahlar ile bilim adamları, G. Lejean (1861), Gervinus (1851), Jirecek (1891), G. F. Hertzberg (1878), A. Tuma (1888), Cijic (1908), Frachet d-Esperj (1911), İvanof (1918), E. Max, Hoppe (1934), A. Bou (1899), Oberhummer (1917) ve nihayet -Konyarlar- hakkında ayrı ve oldukça ayrıntılı bir araştırma yapan Hr. P. Traeger (1905) -Konyarlar- hakkında önemli bilgiler vermektedirler.

Bu konuda bilgi veren bütün bu eser sahiplerinin hepsi, Konyarlar-ı bazen -Yörükler- ve -Evlad-ı Fatihan-la karıştırmakla birlikte; Konya-dan gelerek Rumeli-ye yerleşmiş veya yerleştirilmiş göstermektedirler. Fakat, bunların geliş tarihi ve geliş şekilleri konusunda farklı bilgiler vermektedirler. Bütün bu görüşleri tenkitli bir şekilde karşılaştıran Prof. Dr. Tayyib Gökbilgin, Konyarlar-ın Rumeli-ye geliş ve yerleşmeleri ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmaktadır: -Sonuncu ve nispeten kabule şayan ihtimal bunların 11. Murad fakat bilhassa Fatih zamanlarında, Karamanoğulları ile mücadeleler sırasında ve bundan sonra, Karaman, Konya ve Ankara civarından Türk aşiretlerinin bu mıntıkalara iskan edildiğidir. O civarın etnik bakımdan yabancı halkına, menşeleri dolayısıyla, bu suret-i tesmiyevi verdirmiş ve bu ad komşuları arasında yaşamış, kendilerinde ise, menşeleri hakkında bir malumat, şıfahf bir anane halinde devam edip gelmiştir... -

Konyarlar-ın en mütekasif (yoğun) bir halde bulundukları yer Teselya-da Kozan ve bunun kuzeyinde -Sarıgöl- de denilen -Kayalar- ve Selanik-in kuzeydoğusu idi. Sonraları daha kuzeye de yayılmışlardır. Sayı olarak diğer Yörük gruplarından daha az oldukları, yarı -konargöçer- bir hayat yaşadıkları, mübadele (alış veriş) merkezlerinin daha çok Yanya olduğu ve halılarının özel şeklinden dolayı (-Konyaren Figüren-) bütün yörede meşhur olduğu bütün seyyahlar tarafından belirtilmektedir. Ayrıca, Konyarların daha demokratik bir halde yaşadıkları, neşeli ve hareketli kimseler oldukları da bunlar tarafından tespit edilmiştir.

Atatürk-ün soyu ile ilgili bir çalışma yaparak, amcası Kızıl Hafız Mehmet Emin Efendinin soyundan gelenlerin ellerindeki bazı belgeleri yayınlayan Burhan Göksel, Konyarlar-ın, Konya Karamandan Fatih Sultan Mehmet döneminde 1466 yılında Karamanoğulları ortadan kaldırıldıktan sonra Rumeli -ye göçürülerek, iskan edildiklerini belirtmektedir.

Osmanlı Devleti-nin Rumeli-deki Yörüklerle ilgili örgütlenmesi içinde kendileri için ayrı isimle bir sayı (tahrir) defteri bulunmayan Konyarlar, yerleştikleri bölgelerde, başlangıçta özellikle -Kocacık- ve -Selanik Yörükleri- içinde, sonradan da -Vodina- ve -Sarıgöller (Kayalar) Bölgesi- Yörükleri içinde -Evlad-ı Fatihan- olarak kaydedilmişlerdir.

B. KONYAR OLARAK ZÜBEYDE HANIM-IN AİLESİ

Mustafa Kemal-in anne soyundan dedesi Sofu-zade Feyzullah Efendi-dir. Selanik-e bir saat mesafede bulunan Langaza-da çiftlik sahibi idi. Atatürk-ün ve Makbule Hanımın çocukluk anılarında bahsettikleri çiftlik burasıdır. Annesi Zübeyde Hanım, Feyzullah Efendi-nin üçüncü eşi Ayşe Hanımdan olan tek kızı idi. Atatürk-ün beş kardeşi içinde en uzun ömürlüsü olan Makbule Hanım (1885-1956) anne soyları hakkında, - sık sık şunları dinlemişimdir- diyerek şu bilgileri vermektedir: -Bizim esas soyumuz Yörük-tür. Buralara Konya-Karaman çevrelerinden gelmişiz. Büyük babam Feyzullah Efendinin büyük amcası Konya -ya gitmiş, Mevlevi dergahına girmiş orada kalmış. Yörüklüğü tutmuş olacak...

Mustafa Kemal Atatürk-ün annesi Zübeyde Hanım-ın babası hakkında, Atatürk-ün babası Ali Rıza Efendiyi ve babası Kızıl Hafız Ahmet Beyi de tanıyan ve doksan yaşında vefat eden Aydın Milletvekili Tahsin San, şu bilgileri vermiştir: -Atatürk-ün validesi Zübeyde Hanım, Sofu-zade ailesinden Feyzullah Ağanın kızıdır. Bunlar Selanik-te doğmuşlardır. Bu aile bundan 130 sene evvel Sarıgöl -den Selanik -e gelmişlerdir. Vodina kazasının batısında Sarıgöl nahiyesinde on altı köyden ibaret olan bu nahiye ailesi, Makedonya ve Teselya -nın fethinden sonra Konya civarı ahalisinden Osmanlı Hükümeti -nin sevk ve iskan ettirdiği Türkmenlerdendir. Son zamanlara kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını, kılık-kıyafetlerini değiştirmemişlerdi.

Bu konuda Lord Kinross, kaynak göstermeden şu bilgileri vermektedir: -Zübeyde Hanım, Bulgar sınırının ötesinde/d Slavlar kadar sarışındı; düzgün beyaz bir teni, derin ama berrak, açık mavi gözleri vardı. Ailesi Selanik-in batısında Arnavutluk-a doğru, sert ve çıplak dağların geniş, donuk sulara gömüldüğü göller bölgesinden geliyordu. Burası Türklerin Makedonya -yı ve Teselyayı almalarından sonra Anadolu -nun göbeğinden gelen köylülerin yerleştikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hanım, damarlarındaki ilk göçebe Türk kabilelerinin torunları olan ve Toros dağlarında Özgür yaşayışlarını sürdüren sarışın Yörüklerin kanını taşıdığını düşünmekten hoşlanırdı.-

Enter supporting content here

Daha onurlu bir gelecek için; Vatanınızı ve Milletinizi sevin!