EVLAD-I FATİHAN
SELÂNİK MUHACİRLERİ - KONYAR-LAR Selânik
Halkının kökeninin Konya - Karaman olduğuna dair elimizdeki pek çok belge ve bilgi içerisinde Araştırmacı
- Yazar Selçuk EREZ-in yazdığı -Makriköy-e Dönüş- adlı eser de vardır. Selçuk EREZ kitabında;
kendisinin dedesi İsmail Hakkı Paşa-nın dedesi Abdi Efendi, av sırasında yanlışlıkla
birini vurması üzerine, babasının isteği üzerine ailesinden ayrılarak İstanbul Makriköy-e yerleşiyor.
Abdi Efendi-nin oğlu Mustafa Efendi, onun oğlu İsmail Hakkı Paşa. İşte Selçuk Erez-in dede
ve babaannesi üzerine yazdığı bu anı kitap, onların hikayelerini anlatıyor. Selçuk Erez-in
kitabında gördüğümüz ilgi çekici yan , İsmail Hakkı Paşa-nın, Tuna kıyısında
Sarıgöl-e nereden geldiklerine dair söylediklerinde bulunuyor: -İsmail Bey, Sarıgöl-de dedelerinin -Konyar-
olarak anıldığını biliyor. Fatih-in Karaman Beyliği-ni topraklarına kattıktan sonra,
Konya-dan pek çok asker ailesini hem Osmanlı-ya kafa tutanları cezalandırmak hem de Balkanlar-daki Türk nüfusunu
arttırmak için Osmanlı topraklarına katılan Balkan bölgelerine göndermiş olduğunu söyledi. - Konyarlar,
çeşitli kaynaklarda,Atatürk-ün hem anne tarafından hem de baba tarafından, en uzağa götürülenlere ait
olduğu soyu olarak ifade ediliyor. Bu durumda Selçuk Erez ile Atatürk akraba oluyorlar. Bu konuyu biraz daha ayrıntılı
olarak irdelemeye çalışacağız. Selânik-teki halkın menşei sadece bizim Muhacir olarak o memleketten
gelmiş olmamız sebebiyle ilgimizi çekmedi. Yeni Türk Devleti-nin yani Türkiye Cumhuriyeti-nin kurucusu büyük lider,
büyük asker ve büyük Türk Milliyetçisi Mustafa Kemal ATATÜRK- ün de Selanikli olması; bizi bu konuyu araştırmaya
daha çok itti. Yalnız araştırdıkça karşımıza bizimle ilgili ama bizi bile şaşırtan
ilginç bilgilere rastladık. Bunların içinde en önemlisi Mustafa Kemal ATATÜRK-ÜN soyunun şu anda bizimde soyadı
olarak kullandığımız -KONYAR- lardan gelmesi.
ATATÜRK-ÜN SOYU: -KONYARLAR- A. KONYARLARIN
RUMELİ-DEKİ VARLIKLARI
Mustafa Kemal Atatürk-ün anne soyu da Anadolu-dan gelerek Rumeli-ye iskan edilen Yörük
veya Türkmenlere dayanmaktadır. Anne tarafından dedesi Vodina Sancağı-na bağlı -Sarıgöl-
de denilen -Kayalardan göçerek Selanik yakınlarındaki -Lankaza-ya yerleşen, Sofu-zade (Sofi-zade) Feyzullah
Ağa-dır. Yerleştikleri -Sarıgöl- bölgesi, -Sofular- lakabı ve ailedeki hatıraların gösterdiği
üzere, Atatürk-ün anne soyu Konya Karaman-dan Rumeli-ye gelen ve bundan dolayı da -Konyarlar- şeklinde Rumeli-deki
diğer Yörük gruplarından farklı olarak bu adla anılan Yörüklerdendir.
Yukarıda kısaca
belirttiğimiz gibi, Orta Çağın ikinci kısmında Balkan Yarımadası-na çeşitli dalgalar
halinde gelerek, Bizans İmparatorluğu tarafından burada yerleştirilen birçok Türk unsuru vardır.
X. asırdan itibaren Peçenekler, Oğuzlar, Kumanlar kuzey yoluyla, Tuna-dan geçerek, çeşitli tarihlerde gelmiş
ve çeşitli yerlere iskan edilmişlerdir. IX. yüzyılda bile, Bizans kaynaklarında -Vardarlı Türkler-
olarak zikredilen bazı Türk gruplarının Selanik civarında yerleştikleri vakidir. Bizans kaynağı
-Anna Commene-nin Ohri civarında yerleştiklerinden bahsettiği Türkleri, Lejean (1861), 1065 tarihine doğru
Makedonya-ya iskan edilen Oğuzlarla ilişkili görünmektedir. Oğuzların bu yerleşmeleri -Attaliates-e
atfen Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat tarafından da teyit edilmektedir.
Anadolu-dan Yarımada-ya geçip yerleşen
ilk Türk grubu olmak üzere Türkiye Selçukluların merkezi Konya-ya mensup olmalarından dolayı bu suretle ad
alan -Konyarlar- gösterilmektedir. XIX. yüzyılda veya XX. yüzyılın başlarında-Rumeli-yi gezen ve
buradaki Türklerle bizzat görüşerek onların hatıralarını toplayan veya buradaki Türk varlığı
hakkında eser yazan Batılı seyyahlar ile bilim adamları, G. Lejean (1861), Gervinus (1851), Jirecek (1891),
G. F. Hertzberg (1878), A. Tuma (1888), Cijic (1908), Frachet d-Esperj (1911), İvanof (1918), E. Max, Hoppe (1934), A.
Bou (1899), Oberhummer (1917) ve nihayet -Konyarlar- hakkında ayrı ve oldukça ayrıntılı bir araştırma
yapan Hr. P. Traeger (1905) -Konyarlar- hakkında önemli bilgiler vermektedirler.
Bu konuda bilgi veren bütün bu
eser sahiplerinin hepsi, Konyarlar-ı bazen -Yörükler- ve -Evlad-ı Fatihan-la karıştırmakla birlikte;
Konya-dan gelerek Rumeli-ye yerleşmiş veya yerleştirilmiş göstermektedirler. Fakat, bunların geliş
tarihi ve geliş şekilleri konusunda farklı bilgiler vermektedirler. Bütün bu görüşleri tenkitli bir şekilde
karşılaştıran Prof. Dr. Tayyib Gökbilgin, Konyarlar-ın Rumeli-ye geliş ve yerleşmeleri
ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmaktadır: -Sonuncu ve nispeten kabule şayan ihtimal bunların
11. Murad fakat bilhassa Fatih zamanlarında, Karamanoğulları ile mücadeleler sırasında ve bundan
sonra, Karaman, Konya ve Ankara civarından Türk aşiretlerinin bu mıntıkalara iskan edildiğidir. O
civarın etnik bakımdan yabancı halkına, menşeleri dolayısıyla, bu suret-i tesmiyevi verdirmiş
ve bu ad komşuları arasında yaşamış, kendilerinde ise, menşeleri hakkında bir malumat,
şıfahf bir anane halinde devam edip gelmiştir... -
Konyarlar-ın en mütekasif (yoğun) bir halde
bulundukları yer Teselya-da Kozan ve bunun kuzeyinde -Sarıgöl- de denilen -Kayalar- ve Selanik-in kuzeydoğusu
idi. Sonraları daha kuzeye de yayılmışlardır. Sayı olarak diğer Yörük gruplarından
daha az oldukları, yarı -konargöçer- bir hayat yaşadıkları, mübadele (alış veriş)
merkezlerinin daha çok Yanya olduğu ve halılarının özel şeklinden dolayı (-Konyaren Figüren-)
bütün yörede meşhur olduğu bütün seyyahlar tarafından belirtilmektedir. Ayrıca, Konyarların daha
demokratik bir halde yaşadıkları, neşeli ve hareketli kimseler oldukları da bunlar tarafından
tespit edilmiştir.
Atatürk-ün soyu ile ilgili bir çalışma yaparak, amcası Kızıl Hafız
Mehmet Emin Efendinin soyundan gelenlerin ellerindeki bazı belgeleri yayınlayan Burhan Göksel, Konyarlar-ın,
Konya Karamandan Fatih Sultan Mehmet döneminde 1466 yılında Karamanoğulları ortadan kaldırıldıktan
sonra Rumeli -ye göçürülerek, iskan edildiklerini belirtmektedir.
Osmanlı Devleti-nin Rumeli-deki Yörüklerle ilgili
örgütlenmesi içinde kendileri için ayrı isimle bir sayı (tahrir) defteri bulunmayan Konyarlar, yerleştikleri
bölgelerde, başlangıçta özellikle -Kocacık- ve -Selanik Yörükleri- içinde, sonradan da -Vodina- ve -Sarıgöller
(Kayalar) Bölgesi- Yörükleri içinde -Evlad-ı Fatihan- olarak kaydedilmişlerdir.
B. KONYAR OLARAK ZÜBEYDE
HANIM-IN AİLESİ
Mustafa Kemal-in anne soyundan dedesi Sofu-zade Feyzullah Efendi-dir. Selanik-e bir saat
mesafede bulunan Langaza-da çiftlik sahibi idi. Atatürk-ün ve Makbule Hanımın çocukluk anılarında bahsettikleri
çiftlik burasıdır. Annesi Zübeyde Hanım, Feyzullah Efendi-nin üçüncü eşi Ayşe Hanımdan olan
tek kızı idi. Atatürk-ün beş kardeşi içinde en uzun ömürlüsü olan Makbule Hanım (1885-1956) anne
soyları hakkında, - sık sık şunları dinlemişimdir- diyerek şu bilgileri vermektedir:
-Bizim esas soyumuz Yörük-tür. Buralara Konya-Karaman çevrelerinden gelmişiz. Büyük babam Feyzullah Efendinin büyük amcası
Konya -ya gitmiş, Mevlevi dergahına girmiş orada kalmış. Yörüklüğü tutmuş olacak...
Mustafa
Kemal Atatürk-ün annesi Zübeyde Hanım-ın babası hakkında, Atatürk-ün babası Ali Rıza Efendiyi
ve babası Kızıl Hafız Ahmet Beyi de tanıyan ve doksan yaşında vefat eden Aydın Milletvekili
Tahsin San, şu bilgileri vermiştir: -Atatürk-ün validesi Zübeyde Hanım, Sofu-zade ailesinden Feyzullah Ağanın
kızıdır. Bunlar Selanik-te doğmuşlardır. Bu aile bundan 130 sene evvel Sarıgöl -den Selanik
-e gelmişlerdir. Vodina kazasının batısında Sarıgöl nahiyesinde on altı köyden ibaret olan
bu nahiye ailesi, Makedonya ve Teselya -nın fethinden sonra Konya civarı ahalisinden Osmanlı Hükümeti -nin
sevk ve iskan ettirdiği Türkmenlerdendir. Son zamanlara kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını,
kılık-kıyafetlerini değiştirmemişlerdi.
Bu konuda Lord Kinross, kaynak göstermeden şu
bilgileri vermektedir: -Zübeyde Hanım, Bulgar sınırının ötesinde/d Slavlar kadar sarışındı;
düzgün beyaz bir teni, derin ama berrak, açık mavi gözleri vardı. Ailesi Selanik-in batısında Arnavutluk-a
doğru, sert ve çıplak dağların geniş, donuk sulara gömüldüğü göller bölgesinden geliyordu. Burası
Türklerin Makedonya -yı ve Teselyayı almalarından sonra Anadolu -nun göbeğinden gelen köylülerin yerleştikleri
yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hanım, damarlarındaki ilk göçebe Türk kabilelerinin torunları olan ve Toros dağlarında
Özgür yaşayışlarını sürdüren sarışın Yörüklerin kanını taşıdığını
düşünmekten hoşlanırdı.-
|
| |
|
|